1. Haberler
  2. SAĞLIK
  3. İnme: Risk ve Önleme Stratejileri Hayati!

İnme: Risk ve Önleme Stratejileri Hayati!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl dünya genelinde yaklaşık 12-15 milyon insan inme geçirmekte. Bu hastaların yüzde 15-20’si erken dönemde yaşamını yitirirken, geriye kalanlar hayatlarını sürdürmek için ciddi mücadele vermek zorunda kalıyor. İnme, yetişkin engelliliğinin en yaygın sebebi olarak öne çıkıyor. Ölüme yol açan hastalıklar arasında ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle birlikte, inme genellikle ikinci ila beşinci sırada yer almakta. Ülkemizde ise her yıl yaklaşık 125 ile 150 bin kişi inme riski ile karşı karşıya kalıyor. İnme geçiren bireylerin yüzde 62’si 70 yaşın altında; ayrıca hastaların yüzde 22’si ise 16 ila 45 yaş aralığında. Dengesiz beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı, inme riskini artıran başlıca faktörler arasında sayılıyor. Her 4 kişiden biri ise hayatlarının herhangi bir döneminde inme riski ile mücadele etmek durumunda kalıyor.

Prof. Dr. Engin Çakar

İNME, BEYİN DAMAR TIKANIKLIĞI VEYA KANAMA SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAR

Memorial Şişli Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Çakar, inme ile ilgili doğru bilgilendirmenin önemine vurgu yaparak, “İnme, dünya genelinde ‘stroke’ olarak bilinir. Ancak Türkiye’de ‘felç’, ‘kısmi felç’ ya da ‘beyin krizi’ gibi çeşitli terimlerle anılmaktadır. İnme, esasen beyin damarlarının tıkanması ya da beyin kanaması neticesinde meydana gelen bir durumdur,” şeklinde konuştu.

‘25 YAŞ ÜSTÜ HER DÖRT KİŞİDEN BİRİ RİSK ALTINDA, ANCAK VAKALARIN YÜZDE 80’İ ÖNLENEBİLİR’

Prof. Dr. Çakar, inmenin beyinde etkilenen bölgeye bağlı olarak farklı fonksiyon kayıplarına yol açabileceğini belirtti. “Solunum durması, kalp problemleri, el, kol ya da bacaklarda hareket kısıtlılığı gibi belirtiler yaşanabilir. 25 yaş ve üstü her dört kişiden birinin hayatının bir döneminde inme geçirme riski bulunmakta. Ancak bu vakaların yüzde 80’i önlenebilir. Bu konuda farkındalığı artırmak için çalışmalarımızı düzenli aralıklarla gerçekleştiriyoruz,” ifadesini kullandı.

‘GEÇİCİ İSKEMİK ATAK BÜYÜK İNMENİN HABERCİSİ OLABİLİR’

İnmenin farklı seviyelerde gerçekleştiğini ifade eden Prof. Dr. Çakar, geçici iskemik atağın en hafif inme tablosu olduğunu, ancak ciddiye alınması gerektiğini vurguladı. “Geçici iskemik atak, hastalarda birkaç saat süren şuur bulanıklığı, kol gücünde zayıflama ya da konuşma yeteneğinde bozulma hissi oluşturabilir. Ancak bu durum kayıtsız kalınırsa, hastalar bir yıl içinde büyük bir inme geçirmenin eşiğine gelebilir. Bu nedenle geçici belirti hissettiğinde mutlaka hastaneye başvurulmalıdır,” şeklinde konuştu.

‘BEYİN DOKUSU, ‘KULLAN YA DA KAYBET’ PRENSİBİYLE İŞLER’

İnmenin tedavisinde erken müdahalenin kritik önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Çakar, “Zaman, beyindir” ifadesine dikkat çekerek, “Hastaneye ne kadar erken ulaşılırsa, cerrahi, nörolojik ya da radyolojik müdahale o kadar etkili olur. İnme sonrası hastanın erken rehabilitasyonu şarttır. Beyin dokusu, ‘kullan ya da kaybet’ prensibiyle çalışıyor. Eğer hasta dinlenmek üzere evine gönderilirse ve hareket ettirilmezse, vücut öğrenilmiş bilgileri kullanmamaya alışır ve tedavi süreci daha da zorlaşır. Bu nedenle hastaların, kapsamlı fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarına yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu aşama, hastanın bağımsız bir şekilde hayata yeniden dönmesini sağlamak için oldukça önemlidir,” dedi.

‘İNME İLE MÜCADELE, BİR TAKIM ÇALIŞMASIDIR’

Prof. Dr. Çakar, tedavi sürecinin bir ekip çalışması olduğunu, hastanın ihtiyacına yönelik niteliklerin belirlenmesinin tedavi sistemleri içerisinde yer aldığını söyledi. “Tedavi büyük bir takım çalışmasıdır. Kliniğimizde bir fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimi, ekip lideridir. Ancak başarının arkasında yer alan profesyonel ekip arkadaşlarımızın katkıları da oldukça değerlidir. Fizyoterapistler, ergoterapistler, konuşma terapistleri ve diğer uzmanlar, hastaların iyileşme süreçlerinde kritik roller üstlenir. Tüm bu profesyonellerin iyi yetişmiş ve inme hastalıkları konusunda deneyim sahibi olması büyük önem taşır. Bu nedenle eğitim kliniklerinin rolü hayati bir öneme sahiptir. Kliniğimizde, öğrencileri stajyer olarak kabul edip deneyimli profesyonellerin yanında eğitim imkanı sunuyoruz. Hastaların ailelerinden beklediğimiz destek kadar, kendi hastanedeki ailemiz olarak da onlara en iyi şekilde yardımcı olmalıyız,” açıklamasında bulundu.

Prof. Dr. Çakar, bu tür etkinliklerle toplumsal farkındalığı artırmayı hedeflediklerinin altını çizerken, Mücella Feke gibi birçok ismin deneyimlerinin önemini vurguladı.

MÜCELLA FEKE: EŞİMİ YENİDEN HAYATA DÖNDÜRDÜK

Etkinliğe katılan Mücella Feke, eşi Zafer Feke’nin aniden inme geçirmesiyle yaşadığı süreci şöyle anlattı: “İlk başta eşim yalnızca iki metre yürüyebilmekteydi ve konuşması anlaşılmaz durumdaydı. Şu an işine döndü, toplantılara katılabiliyor ve iletişim kurabilmesi için tedavi aldı. Yürüyüşü düzeldi, fakat gelişmesi gereken noktalar var. Sol kolunda da yüzde 50 oranında hareket kazandı. Eşimin inme riski ile karşı karşıya kalmasından korkuyordum, ancak hastanede çok iyi bir takip yapıldığını düşünüyorum. Sistematik bir tedavi programı uygulanmakta ve hastanın gelişimine uygun cihazlar kullanılıyor. Başlangıçta doğru yürüme alışkanlığı edinmemiz gerektiğini belirleyerek tedavi sürecini düzenledik. Bu disiplin bizim için çok önemliydi.”

‘BU HASTALIĞI YAŞAYANA KADAR HİÇBİR FARKINDALIĞIMIZ YOKTU’

İnme farkındalığı konusunda yapılan etkinliklerin önemine dikkat çeken Feke, “Biz bu durumu yaşayana kadar inme hakkında pek bilgimiz yoktu. Ancak inmenin yaygınlığını görmek çok öğreticiydi. Başka hastaların da doğru tedaviye ulaşmasının hakları olduğuna inanıyorum. Bu nedenle farkındalık yaratan etkinlikler kıymetli,” dedi.

ZAFER FEKE: GÜNDELİK HAYATIMDA HİÇ BİR EKSİLME OLMADAN DEVAM EDİYORUM

Yaklaşık üç aydır tedavi gören Zafer Feke, “Çok güzel bir çalışma yapılmakta ve ekip, tüm imkanlarını seferber etti. Bu çalışmalar sonucunda sağlığıma kavuşuyorum. Konuşmamda hafif bir bozukluk var; fakat tedaviye devam edeceğim. İş hayatımda toplantılara katılıyorum ve eşimle birlikte çalışıyoruz. Gündelik yaşantımda herhangi bir eksiklik olmaksızın devam ediyorum,” şeklinde konuştu.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Gece 24 ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!