Kolon kanseri, görülme sıklığı ve ölüm oranlarıyla küresel bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, kolon kanserinin aslında düzenli yapılan kolonoskopi taramasıyla önlenebildiğine dikkat çekiyor.
Herkes 45 yaşında ‘kolonoskopi’ yaptırmalı
Dünyada her yıl yaklaşık iki milyon, ülkemizde ise yaklaşık 20 bin kişinin kolon kanserine yakalandığı bilgisi verilmektedir. Bu hastalık, dünya genelinde en sık görülen kanserler arasında üçüncü sırada yer almakta ve kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ise ikinci sıraya yükselmektedir. Kolon kanserinin en tehlikeli kanser türleri arasında bulunmasının nedeni, genellikle ileri aşamalara kadar belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerlemesidir. Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, kolon kanserinin düzenli kolonoskopi taramalarıyla önlenebileceğini belirterek, “Kolon kanserine yol açan poliplerin tümörleşme süreci genellikle on yıldan fazla sürmektedir. Bu bağlamda kolonoskopi yöntemi, polipleri henüz kanserleşmeden yakalamayı mümkün kılmaktadır. Kolonoskopi sırasında kansere dönüşme riski taşıyan polipler kesilerek çıkarılır ve bu sayede tümör gelişimi engellenir. Dolayısıyla, bir yakınması olmasa bile herkesin 50 yaşında, güncel kılavuzlara göre ise 45 yaşında kolonoskopi yaptırması önerilmektedir. Ailede kolon kanseri öyküsü olan bireylerin ise 40 yaşında, hatta risk faktörleri varsa daha erken kolonoskopi yaptırmaları gerekmektedir.” şeklinde açıklamalarda bulunmaktadır.
En yaygın sebebi polipler ancak…
Kalın bağırsak kanseri, diğer adıyla kolon kanseri, pek çok risk faktörü ile ilişkilendirilmektedir. Çevresel faktörler bağırsaklarda yangıyı tetikleyebilirken, kalıtsal etkenler ise genetik mutasyonlar aracılığıyla bu hastalığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yaş, ırk, cinsiyet (özellikle erkek olmak), inflamatuar bağırsak hastalıkları (Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi), ailede kolon kanseri veya polip öyküsü ile genetik sendromlar, kolon kanseri için kaçınılmaz risk faktörlerini oluşturmaktadır. Tütün ve alkol tüketimi, işlenmiş kırmızı etlerin fazla tüketilmesi, hareketsizlik ve obezite gibi etmenler ise değiştirilebilir risk faktörleri arasında yer almaktadır. Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, kolon kanserinin yaklaşık %85-90’ının poliplerden kaynaklandığını vurgulayarak, “Ancak kolonoskopi sırasında çıkarılan bu poliplerin sadece onda biri kolon kanserine dönüşmektedir. Sağlık politikalarına göre, yıllık gizli kan testleri yapılması önerilir; pozitif sonuç elde edilirse kolonoskopi yapılmalıdır. Bunun yanı sıra, sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimseyerek obezite, sigara kullanımı ve hareketsizlik gibi risk faktörlerine karşı tedbir alınması büyük önem taşımaktadır.” ifadesinde bulunmaktadır.
Ailede varsa risk 4 kat artabiliyor!
Ailede kolon kanseri geçmişinin bulunması, bu hastalığın gelişiminde önemli bir risk faktörü olarak öne çıkmaktadır. Özellikle bir veya daha fazla birinci derece akrabalarda kolon kanseri öyküsü, kişideki riskin artmasına neden olmaktadır. Kolon kanseri riskinde aile bireyinin tanı yaşı ve risk altındaki kişinin yaşı da etkili unsurlar arasında yer almaktadır. İsveç’te gerçekleştirilen bir araştırma, anne veya babada kolon kanseri öyküsünün, kişideki kolon kanseri riskini iki kat artırdığını ortaya koymuştur. Eğer anne veya babada tanı yaşı 60 yaşından önceyse bu risk üç katına çıkmaktadır. Araştırmada ayrıca, anne ve babasında kolon kanseri geçmişi bulunan 30-39 yaş aralığındaki bireylerde riskin yaşıtlarına göre dört kat arttığı tespit edilmiştir.
Bu belirtileri asla göz ardı etmeyin!
Kolon kanseri, çoğunlukla başlangıç evresinde fark edilmeksizin sinsi bir şekilde ilerlemektedir. Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, kolon kanserinin en yaygın semptomlarını şu şekilde sıralamaktadır:
– Daha sık veya daha az tuvalete gitme
– Kabızlık veya ishal
– Sürekli dışkı hissiyatı
– Ani dışkılama isteği
– Dışkılarken ağrı hissi
– Dışkıyı tam boşaltamama duygusu
– Dışkıda taze kan görünmesi veya makattan kan gelmesi
– Karnında ani şişkinlik, gaz ve ağrı
– Halsizlik, bulantı ve nedeni bilinmeyen kilo kaybı
– Kansızlık
Kolonoskopi ile kanser oluşumu önleniyor!
Kolon kanserinin önlenebilir bir hastalık olmasının temel nedeni, en yaygın sebebi olan poliplerin düzenli kolonoskopi taraması ile kansere dönüşmeden tespit edilebilmesidir. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen kolon poliplerinde izleme stratejisi kapsamında, Türkiye’de 50-70 yaş arasındaki bireylerin taranması hedeflenmektedir. Öncelikle dışkıda gizli kan testi yapılması ve pozitif durumlarda kolonoskopi önerilmektedir. Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, kolon kanserini önlemek için 45-50 yaşından itibaren herkesin kolonoskopi yaptırması gerektiğini vurgularken, “Ailesinde kolon kanseri öyküsü olan kişilerin ise tarama programlarına en geç 40 yaşında başlamaları gereklidir. Eğer taramada polip tespit edilmezse, bir sonraki kolonoskopi 10 yıl sonra, düşük riskli adenom varsa beş yıl, yüksek riskli adenom varsa üç yılda bir gerçekleşmelidir.” bilgilerini paylaşmaktadır. Ayrıca, kolonoskopi sırasında kansere dönüşme potansiyeli taşıyan poliplerin aynı işlemle çıkarılarak kolon kanserinin önlenebildiğini belirtmektedir.
Erken evrede polipektomi yeterli geliyor!
Kolon kanseri erken aşamada tespit edildiğinde, son yıllarda tedavi alanındaki gelişmeler sayesinde tamamen iyileşme şansı sunan bir kanser türü olabilmektedir. Histopatolojik tanı konulduktan ve hastalığın evresi çeşitli görüntüleme yöntemleri (tomografi ve PET taraması gibi) ile belirlenip tedavi yöntemleri netleştirilmektedir. Erken evrelerde tedavi amacı, hastalıktan tamamen kurtulmakken, ilerlemiş vakalarda tümörün büyümesini durdurmak ve yayılmasını engellemek hedeflenmektedir. Prof. Dr. Arzu Tiftikçi, polip sapına kadar ilerlememiş tümörlerde polipektomi yönteminin yeterli olacağını ifade ederken, “İleri evrelerde ise tedavi ile amaç, yaşam kalitesini artırmaktır. Cerrahi müdahale, kolon kanserinin ana tedavi yöntemidir. Ameliyat sonrasında, tümör evresine göre kemoterapi ve radyoterapi de uygulanabilmektedir.” şeklinde bilgi vermektedir.