Hipertansiyon, diyabet, böbrek ve kalp yetmezliği gibi kronik hastalıklar, bireylerin yaşamında ve beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler gerektirebilir. Uzm. Dr. Onur Taşcı, Ramazan ayında kronik hastalığı olanların dikkat etmesi gereken noktalar hakkında bilgi sundu.
Kronik hastalar oruç tutmadan önce doktora başvurmalı!
Ramazan ayı, Müslümanlar için beslenme ve yaşam tarzında değişikliklerin yaşandığı özel bir dönemdir. Bu süreçte, coğrafi konuma göre değişmekle birlikte, ortalama 13 saat boyunca açlık çekilmektedir. Diyabet, hipertansiyon, böbrek ve kalp yetmezliği gibi kronik hastalıkları bulunan bireylerin bu süreçte dikkatli olması ve bazı durumlarda oruç tutmaktan kaçınmaları gerekebilir. Oruç, sağlıklı bireyler için farz bir ibadettir, bu nedenle doktor tavsiyesi almak son derece önemlidir.
Uzun süreli açlık aniden kan şekeri düşmesine neden olabilir
Diyabet hastaları, uzun süre aç kalmanın kan şekerinde ani düşüş veya yükselişlere yol açabileceğini unutmamalıdır. Oruç tutmayı planlayan diyabet hastalarının ilaçlarının doktor kontrolünde ayarlanması önem taşımaktadır. Sahur yapılmadan oruç tutulmamalı ve sahur öğününde yavaş sindirilen, kan şekerini dengeleyen gıdalar (tam tahıllar, protein kaynakları, sağlıklı yağlar) tercih edilmelidir. İftarda ise ani ve aşırı yemek yemekten kaçınılmalı, basit şeker içeren gıdalardan (tatlılar, beyaz ekmek, pirinç vb.) uzak durulmalı ve yeterli miktarda su içilmelidir. Diyabet hastaları oruç tutarken, şeker yüksekliği (hiperglisemi), şeker düşüklüğü (hipoglisemi), diyabetik ketoasidoz, sıvı kayıpları ve tansiyon düşüklüğü gibi durumlarla karşılaşabilirler. Düşük riskli hasta gruplarının Ramazan öncesi aldıkları eğitim ve destek ile oruç tutmaları mümkün olabilir. Kontrol altında diyabet olan, sadece tablet veya tek doz insülin kullanan hastaların yakın takiple oruç tutabilecekleri ifade edilmektedir.
Hipertansiyon hastaları tuz tüketimine dikkat!
Hipertansiyon hastalarının tuz alımlarına özen göstermeleri gerekmektedir. Aşırı tuz tüketimi tansiyonun yükselmesine yol açabilir. Kafeinli içecekler (çay, kahve, gazlı içecekler) ise vücuttan su atılmasına sebep olabilir. İftar ve sahurda yeterli su alımı, vücudun susuz kalmaması açısından kritik öneme sahiptir. Ayrıca, tansiyon ilaçlarının düzenli olarak kullanılması gerekmektedir. İlgili ilaç saatleri sahur ve iftar zamanlarına göre ayarlanmalıdır. İdrar söktürücü ilaç kullananlar, bu ilaçların vücutta fazla sıvı kaybına neden olabileceği konusunda dikkatli olmalıdır. Hafif yürüyüşler önerilebilir; ancak aşırı terleme ve sıvı kaybına yol açacak aktivitelerden kaçınılmalıdır. Baş dönmesi, bulanık görme, baş ağrısı veya aşırı yorgunluk hissedilirse tansiyonun ölçülmesi önem taşır. Tansiyon aşırı derecede yükselirse (örneğin 180/110 mmHg ve üzeri) veya aşırı düşerse (örneğin 90/60 mmHg ve altı), oruç bozulmalıdır.
Böbrek hastalarının uzun süre susuz kalmaması önemli!
Böbrek yetmezliği yaşayan bireylerin uzun süreli susuz kalmamaları oldukça önemlidir. Bu tür hastaların oruç tutmadan önce doktorlarıyla görüşmeleri gerekmektedir. Yeterli sıvı alımına dikkat edilmeden oruç tutulması, böbrek taşı oluşumuna veya böbrek fonksiyonlarının daha da kötüleşmesine yol açma riski taşımaktadır. Kalp hastalığı olan bireyler, göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi veya çarpıntı hissederlerse tansiyon ve nabız kontrolü yapmalılar. Kalp krizi belirtileri (şiddetli göğüs ağrısı, kol ve çeneye yayılan ağrı, terleme, mide bulantısı) hissedildiği takdirde ise derhal oruç bozulmalı ve doktora başvurulmalıdır. Eğer ciddi bir kalp hastalığı söz konusuysa (kalp yetmezliği, yakın zamanda geçirilen kalp krizi, kontrolsüz ritim bozuklukları vb.), doktor önerisi doğrultusunda oruç tutmamak en iyi seçenek olabilir.