Özgü Namal, eşi Serdar Oral’ı 6 Ekim 2020 tarihinde kalp krizi sebebiyle kaybetmişti. Bu acı kaybın ardından, gözlerden uzak bir yaşam sürerek çocuklarıyla birlikte olmaya karar veren Namal, kendisine yöneltilen teklifleri ise geri çevirdi.
Eşinin ani vefatının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra “Kızıl Goncalar” dizisiyle ekranlara dönen Özgü Namal, İstanbul’a çocuklarıyla birlikte geri dönerek ilk kez eşi kaybıyla ilgili düşüncelerini paylaştı.
“DOĞADA ÇOCUK BÜTÜYMEK…”
Eylü Solakoğlu ile yaptığı röportajda oyunculuğa ara verdiği dönemi anlatan Namal, “Her şeyden uzaklaşma hissi çok önceleri doruğa ulaşmıştı…” ifadeleriyle sürecin nasıl geliştiğini dile getirdi:
“Çocukların şehir dışında büyümelerine karar verdikten sonra süreç öyle gelişti ki kendimizi köy hayatının içinde bulduk. Doğada çocuk büyütmek, olağanüstü bir deneyim oldu. Hem farklı bir kadına dönüşmek, hem anne olmanın zorluklarını yaşamak, hem de şöhretin yükünden kurtulmak, bu bütünlüğüyle dönüştüren bir süreçti.”
“ACIYI LAYIĞIYLA YAŞAMAK İSTEDİM”
Eşi Serdar Oral’ın ani ve beklenmedik kaybının ardından Namal, bir süre sessiz kaldı. Ancak artık duygularını paylaşma vaktinin geldiğini düşündü:
“Eşimin kaybı dehşet verici ve son derece zorlayıcıydı. Dünya üzerindeki diğer tüm kayıplar da zordur; bu acıyı kimse ile kıyaslamam. Ancak şu an bulunduğum yerden söyleyebilirim ki, acının her biçimiyle yoğun empati kurabiliyorum. Zira ben, kendime ait en büyük acıyı yaşadım. Etrafımdaki birçok insan, beni hayata döndürmek için çabaladı. Fakat ben herkesin itirazlarına rağmen şöyle dedim: ‘Lütfen bana izin verin. Bu acıyı, gerekircesine yaşamak istiyorum. Yok olana dek, arınana dek bu durumda kalmak istiyorum. Ve gün gelecek, kendimi hazır hissettiğimde tekrar ayağa kalkacağım…
“YAŞARKEN ÇOK ZORDU AMA…”
Özgü Namal, yaşadığı deneyimlerin ve hissettiklerinin derinliğine değinerek, “Yoğun bir sevgi ve aşk varken, birini kaybetmek aslında kendinizi de kaybetmek demek. Çocuklarımla birlikte, yeniden hayata dönebilmek için zamana ihtiyacımız vardı. Bir tohum gibi bekledik, içimize döndük ve şifalanmaya çalıştık. Ardından toprağın bize sunduğu yeniden doğuşu yaşadık, filizlendik. Şimdi beraber yavaş yavaş çiçek açmaya başladık. Yaşarken çok zordu, fakat bugün geldiğim noktada şunu hissediyorum; belki de bu süreçte acının geçmesine izin vermek, benim için en doğru tercih oldu. Herkes de bu kararımı saygıyla karşıladı.” şeklinde konuştu.
