Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Suriye‘de devrilmiş Beşar Esad rejiminin güçlü kalesi olarak görülen Lazkiye ve Tartus şehirlerinde meydana gelen çatışmalara dair önemli açıklamalarda bulundu.
Çelik’in değerlendirmeleri şu şekilde:
“SURİYE’NİN UYDU DEVLETİ HALİNE GETİRİLMESİNE İTİRAZ EDİYORUZ”
” Suriye‘de Esad yönetiminin gerçekleştirdiği katliamlar ışığında Cumhurbaşkanımız, Suriye‘nin güvenliğini esas alan bir yaklaşım sergilemiştir ve Baas rejiminin katliamlarının daha fazla duyurulması sebebiyle en güçlü ses Cumhurbaşkanımızdan yükselmiştir. Lazkiye’de meydana gelen Suriye güvenlik güçlerine yönelik saldırılar, ülkenin birliğine yönelik bir terör saldırısını teşkil etmektedir. En dikkate değer hedefimiz Suriye’nin, tüm Suriyelilere ait olduğu anlayışıdır. Suriye’nin uydu devlet haline getirilmesine karşıyız. Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve milli birliğini sonuna dek savunacağız. Sorunların çözümünün kısa bir süre içerisinde gerçekleşmesi mümkün değildir. Cumhurbaşkanımızın vurguladığı üzere, kapsayıcı bir yönetimin inşa edilmesi gerekmektedir. Suriye halkı, özgür bir yaşam talep etmektedir.”
“SALDIRILARIN KAYNAĞINI HIZLA BELİRLEDİK”
Çeşitli provokasyonlar ve sivil kayıplar söz konusu oldu. Bu olayların mezhepsel bir kışkırtma olarak ortaya konulmaya çalışıldığını duyuyoruz. İlk duyduğumuzda, toplantı halindeydik. Suriye hükümetine karşı terörist saldırıyı gerçekleştiren grubun arkasındaki odakları kısa sürede tespit ettik. Türk devleti, sahadaki her gelişmeye hâkimdir. Bu durum, Esad rejiminin kalıntısı olan belirli güçlere işaret etmektedir. Sosyal medya üzerinden kullanılan ifadelerin dikkatli seçilmesi önemlidir. “Bu bir Nusayri isyanıdır” gibi tanımlamalar yanlıştır. Bütün grupların terörle anılmaması gerektiğine inanıyoruz. Bu gruplara kardeşlik anlayışıyla yaklaşmakta kararlıyız. Esad’ın katliamları Nusayrilere, DEAŞ’ın eylemleri Sünnilere veya YPG terör örgütünün saldırıları Kürtlere mal edilemez.
“TERÖRİSTİN MEZHEBİ OLMAZ, TERÖRİST HER ZAMAN TERÖRİSTTİR”
İslam, barış dinidir ve terörle ilişkilendirilmemelidir. Ülkemizdeki muhalefet partilerinin “Sünni terörist”, “Dürzi terörist” gibi ifadeleri kullanmamaları gerekir. Terörist, her zaman teröristtir. Ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızın ve bölgemizdeki insanların mezhep aidiyetleri büyük bir saygı gerektirir. Vatandaşlarımızın kendilerini belirli bir mezhebe ait olarak tanımlamaları doğaldır; ancak siyasi mezhepçilik zehirlidir. 14 Mayıs-28 Mayıs seçimleri süresince, Sayın Kılıçdaroğlu’nun kendisini tanımlarken artırdığı mezhepsel ifadelerin, mezhep kimliklerinin siyasete taşınmasının ne kadar tehlikeli olduğunu farklı vesilelerle gündeme getirdik.”
“SİVİLLERİN HEDEF ALINMASINI KABUL ETMİYORUZ”
Muhalefet, hükümetimize, partimize ve Cumhur İttifakına yönelik eleştirilerde bulunuyor. Sivil kayıplar konusundaki hassasiyetler vurgulanmaktadır. Hiçbir sivilin hedef alınmasını kabul etmiyoruz. Suriye yönetiminin, terörle mücadele ederken sivillere yönelik daha dikkatli olunmasını sağlamak amacıyla atılması gereken adımlar değerli buluyoruz. Asimetrik grupların sivillere zarar vermesi durumunda mutlaka gereken yaptırımların uygulanacağına inanıyoruz. Olaylar başladığından beri Suriye yönetimi ve Cumhurbaşkanı bu bağlamda terörle mücadelenin hukuk çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerektiğini ve sivillere yönelik saldırıların kabul edilmeyeceğini net bir şekilde ifade etmiştir. Etnik kimliği ne olursa olsun, tüm sivillerle ilgili hassasiyetimiz en yüksek seviyededir. Bazı kişiler, grupların korunmasına yönelik uluslararası müdahale talep ediyor.”