Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi, Comm-Unite adıyla düzenlediği İletişim Günleri kapsamında Gazeteci Umur Talu’yu ağırladı. Bu etkinlikte Talu, öğrencilere gazetecilik mesleğinin dinamiklerini ve gerekliliklerini aktardı.
Üç gün süren İletişim Günleri, çeşitli konferanslar, atölye çalışmaları ve sergilerle zenginleştirildi. “Bugünden Yarına Gazetecilik” başlıklı konferansa katılan Umur Talu, katılımcılarla mesleği üzerine deneyimlerini paylaştı. Talu, gazetecilik kariyerine 1980 yılında Günaydın Gazetesi’nde adım atmış, ardından Güneş Gazetesi’nin kuruluşunda yer almış ve Cumhuriyet, Milliyet, Star, Sabah, Habertürk gibi önde gelen gazetelerde önemli görevler üstlenmiştir.
Gazetecilik kariyerinin yanı sıra üniversitelerde dersler de veren Talu, aile geçmişine vurgu yaparak, “Babam gazeteciydi ve ailemde gazeteciler vardı. Boğaziçi Üniversitesi’nde ekonomi üzerine akademik kariyer yapmayı düşünüyordum ama sonrasında yönüm değişti. Genç yaşta sendikada bildiri yazarken gazeteciliği öğrendim. Genel yayın yönetmenliğine erken yaşta geçtim. Türkiye’nin en büyük medya grubunun ortaya çıkmasında yer aldım. İstifa ettikten sonra köşe yazarlığıyla yoluma devam ettim. Gazeteciliğin felsefesine ilgi duydum ve ‘Hak ve Sorumluluk Beyannamesi’ni ortaya çıkardım. Bu beyannamenin 3 bin gazeteci tarafından imzalanması, etik ve araştırmacı gazetecilik konularında dersler vermemin bir sonucuydu.” dedi.
Talu, gazetecilikte en çok sevdiği unsurları da dile getirdi. “İnsana dair değişim yaratan yazılarım beni mutlu ediyor. Bunun yanı sıra gazete sayfası oluşturmak, haberi değerlendirmek ve muhabirle diyalog kurmak en keyif aldığım süreçler. Gazeteciliğe başladığımda faks yoktu, tüm gelişmeleri teleksle takip ettim ve bugünkü duruma geldim. Ancak gazeteciliğin temel değeri öğrenmek, anlatmak ve eleştiriyi canlı tutmak. Her zaman insanların çaresizlikleri içinde onların sesi olabilmek en büyük amaç oldu. Kullandığınız araç ne olursa olsun, bu ruhun varlığını sürdürmesi gerekiyor. İyi gazetecilere her zaman ihtiyaç var; gerçekleri açığa çıkarmak ve toplumu duyarlılığa davet etmek gazeteciliğin özüdür.” şeklinde ifade etti.
Talu, gazeteciliğin doğasına dair de düşüncelerini paylaştı. “Gazetecilikte fikri takip oldukça önemlidir. Bir çocuğun hikayesini 18 yıl sonra yeniden yazmam bile, onlarla kurduğum gönül bağının güzel bir örneğidir. Amacım, öykülerini unutturmamak ve diğer insanlara gazetecilerin onların yanında olduğunu göstermek. Haberi yazmadan önce, hangi bakış açısıyla değerlendireceğinizi belirlemek gerekir. Benim için aklın kalbi, kalbin de aklı olması önemlidir. Eğer bir konuyu dert edinmişseniz, onun peşinden sonuna kadar koşmalısınız. Bu, yorgunluk değil aksine bir zevktir. En büyük gücüm, aidiyetimin olmaması; bu sayede her şeyi bağımsızca eleştirebiliyorum.” diye ekledi.
Talu, öğrencilere yönelik gazetecilik tavsiyelerini de paylaştı. “Yaptığım gazetecilik anlayışını ‘vicdani gazetecilik’ olarak tanımlıyorum. Çok vicdanlı olup beceriksiz olmak iyi değil; ancak çok zeki ve becerikli olup vicdansız olmak da zararlıdır. Hızlı ve meraklı olmalısınız. Kariyerim, başkalarının görmediği detaylara bakmakla oluştu. Hep yeni bakış açıları arıyorum.” dedi.
– İZMİR
