Kilo vermek, pek çok kişi için önemli bir başarı olarak görülse de, kaybedilen bu kiloları korumak genellikle daha zorlayıcı bir süreç olabiliyor. Araştırmalar, kilo verdiklerini söyleyen bireylerin büyük bir kısmının, birkaç yıl içerisinde eski kilolarına döndüğünü ortaya koyuyor. Diyetisyen Emel Terzioğlu Arslan, kilo kaybının kalıcılığını sağlamak için izlenmesi gereken yöntemleri aktarıyor.
‘Sürdürülebilir bir yaklaşım benimsenmeli’
Kilo kaybını korumak, birçok birey için zorlu bir mücadele olabilir. Bunun temel sebebi, vücudun mevcut kilosunu korumaya yönelik geliştirdiği çeşitli mekanizmalardır. Kilo kaybı esnasında bu mekanizmalar devreye girerek, vücudu eski kilo seviyesine döndürmeyi teşvik eder. Diyetisyen Emel Terzioğlu Arslan’a göre, kilo kaybını kalıcı hale getirmek sabır ve sürekli çaba gerektirse de, sürdürülebilir bir yaklaşım benimseyerek ve ufak yaşam tarzı değişiklikleriyle bu süreç daha yönetilebilir hale getirilebilir.
Metabolizmanın yavaşlaması, herkesin karşılaştığı bir zorluklardan biridir. Vücut, kilo verdikçe enerji ihtiyacını azaltır ve bu yüzden metabolizmayı yavaşlatmayı tercih eder. Bu adaptasyon, kilo korumayı güçleştiren önemli etmenlerden birisidir.
Hormonal değişiklikler de büyük bir rol oynar. Kilo kaybı sonrasında vücutta iştahı artırıcı hormonların salınımı artar. Özellikle ghrelin (açlık hormonu) seviyelerinin yükselmesi, bireylerin daha fazla yemek yeme isteğine kapılmasına ve bunun sonucunda yeniden kilo almasına yol açabilir.
Eski alışkanlıklara dönüş ise önemli bir risk faktörüdür. Diyet sürecinde gerçekleştirilen değişikliklerin kalıcı hale gelmesi kritik öneme sahiptir. Ancak birçok birey, hedef kilosuna ulaştıktan sonra önceki yeme alışkanlıklarına geri dönme eğilimi göstermektedir. Bu durum, kaybedilen kiloların hızla geri alınmasına yol açabilir.
Psikolojik faktörler de kilo koruma sürecinde önemli engeller oluşturabilir. Stres, mutsuzluk veya kaygı gibi duygusal durumlarla başa çıkmak amacıyla bireyler, aşırı yeme davranışına yönelerek kilo alımına zemin hazırlayabilir.
Obezite hafızası kavramı da dikkate değerdir. Bilimsel çalışmalar, vücudun daha önceki obez hallerini “hatırlayarak” bu durumu koruduğunu göstermektedir. Kilo kaybı sonrasında bile yağ dokusunda hücresel düzeyde değişiklikler gözlemlenir. Bu durum, vücudun eski kiloya dönme eğilimini artırabilir.
Verilen kiloları geri almamak için ne yapılmalı?
Kilo kaybını korumak zorlayıcı olsa da, doğru beslenme, düzenli egzersiz ve psikolojik yönetim ile bu sürecin daha sürdürülebilir hale gelmesi mümkündür. Diyetisyen Emel Terzioğlu Arslan, kilo kaybını korumak için bir dizi öneride bulunuyor:
– Sürdürülebilir Beslenme Düzeni: Kısa süreli ve sıkı diyetler yerine, uzun vadede uygulanabilir beslenme planları oluşturulmalıdır.
– Düzenli Egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite önerilmektedir.
– Protein ve Lif Tüketimi: Protein ve lif bakımından zengin besinler, tokluk hissini artırarak aşırı yeme riskini azaltır. Bu sayede daha uzun süre tok hissedilebilir.
– Stres Yönetimi: Stresle başa çıkmak için sağlıklı yöntemler geliştirilmelidir. Meditasyon, yoga veya yürüyüş gibi rahatlatıcı aktiviteler, stres kaynaklı yeme davranışlarını azaltabilir.
– Uyku Düzeni: Yetersiz uyku, iştahı artıran hormonları tetiklemesi nedeniyle kilo kontrolünü zorlaştırabilir. Bu nedenle yeterli ve kaliteli uyku almaya özen gösterilmelidir.
– Kişisel Takip: Kilonuzu, yeme alışkanlıklarınızı ve fiziksel aktivitelerinizi düzenli olarak takip etmek, motivasyonunuzu yüksek tutmanıza yardımcı olabilir. Kendinizi gözlemlemek, gerektiğinde değişiklikler yapma fırsatı sunar.